BUGÜN SARI ÖKÜZ, YARIN SEN!
BUGÜN SARI ÖKÜZ, YARIN SEN!

“Asıl yenilgi, Sarı Öküz’ü verdiğin gün başlar; çünkü birini feda eden, sonunda hepsini kaybeder!”
Eski zamanlarda anlatılan bir hikaye vardır. Otlakta yaşayan güçlü bir öküz sürüsü, aslanlara karşı dimdik durabiliyordu. Bir araya geldiklerinde hiçbir güç onları yenemez, aslanlar bile saldırmaya cesaret edemezdi. Ta ki bir gün, sürünün içinden “Sarı Öküz” istenene kadar…
Başlangıçta düşündüler: “Bir öküzden ne çıkar ki, sürü kurtulsun yeter.” Ama yaşlı, bilge benekli öküz “Olmaz!” dedi; sesi duyulmadı. Sarı Öküz teslim edildi. İşte o gün, sürünün en büyük yenilgisi başladı. Çünkü asıl düşüş, kılıçla değil; ilk ödünle başlar.
Aslanların kurnazlığı buydu: Önce birini alacak, sonra birini daha… Her seferinde bir bahane bulacak, “Şu uzun kuyruklu öküzü verin, sonra barış gelir” diyeceklerdi. Ve sürü, birliğini bozdurdukça dirliğini kaybetti. Güçlü olduklarını sandıkları anlarda bile, aslında en büyük zayıflığı yaşıyorlardı. Çünkü birini feda eden, sonunda hepsini kaybeder.
Bugün de hayat böyledir. Toplumlar, kurumlar, insanlar… Küçük ödünler verir, sessiz kalır, “Beni ilgilendirmiyor” der, “Bir kişiden ne olur ki?” diye düşünürler. Ama asıl çöküş işte orada başlar. Çünkü “Bugün Sarı Öküz, yarın sen!”
Adaletin, özgürlüğün, ekmeğin ve hakkın savunulmadığı yerde sessizlik büyür. Sessizlik büyüdükçe haksızlık arsızlaşır. Aslanlar, yani zulüm ve baskı, doymak bilmez; her defasında biraz daha ister, biraz daha küstahlaşır.
Birlik bozulursa, dirlik yıkılır. Toplumlar da sürüler gibidir; yan yana durduklarında güçlüdür, bölündüklerinde parçalanırlar. Aslanlar sessizce cirit atar; gözleri ödün bekleyen öküzlerde, pençeleri korkakça kıpırdar.
Ne zaman kaybettik bu savaşı?
Cevap hazır:
Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün…
Her şey, ilk sessizlikle başlar. İlk vazgeçişle. İlk “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deyişiyle… Oysa birinin acısı hepimizin acısıdır; birinin kaybı, hepimizin kaybına dönüşür. Bugün Sarı Öküz’ü vermek, yarın kendi varlığımızı yok saymaktır.
Ama hala her şey elimizde. Yan yana durmayı seçersek, hiçbir güç bizi yıkamaz. Suskunluğa meydan okursak, zulmün zincirini kırarız. Bugün ‘Sarı Öküz’ü vermemek’, adaleti, ekmeği, özgürlüğü ve onurumuzu birlikte savunmak demektir. Çünkü asıl yenilgi ödünle başlar; ama gerçek zafer, birlikte direnmekle kazanılır.
KRİTİK NOKTA
Bugün Sarı Öküz’ü veren, yarın kendini kaybeder!