
Yazımıza güzel bir sözle başlayalım:”Bir ulusun kaderi,sınıflarda sessizce yazılır.”
Ne kutsal bir görev ve bir o kadar da büyük bir sorumluluk. Daha önceki yazımızda eğitimin mimarı öğretmenlerden bahsetmiştik. Söz döndü,dolaştı,yine öğretmenlere geldi. Çocuklarımızı okullara teslim etmiyoruz aslında,onları öğretmenlere teslim ediyoruz. Kısa bir süre,çocuklarımızın kişiliğinin gelişiminde rolümüz olsa da onların asıl kimliğini öğretmenler verir ellerine. Çünkü onlardır okutan,onlardır bilmediklerini öğreten, onlardır değerlerimizi anlatan ve onlardır tertemiz kalplere son şeklini veren. Platon’un dediği gibi:” Eğitim, görünmez bir heykeltıraştır. Gençlerin ruhunu şekillendirir, değerlerini taş gibi kalıcı kılar.”
Değerlerini taş gibi sağlam kılmak, çocuklarımızın sahip olduğu milli ve manevi değerlerin tamamının topluma yansımasıdır. Güçlü ve bağımsız bir toplumun temeli gençlerimizin sağlam ve doğru yetiştirilmesinden geçer. Değerlerinin farkında olan ve değerlerine sahip çıkan bireyler toplumu ayakta tutacaktır. Ayrıştıran değil bir arada tutan bir eğitim, ortak kültürün oluşmasında da etkili olacaktır. Ait olduğu toplumun kültürüyle yetiştirilen her birey, ülkesinin kalkınmasında da büyük sorumluluklar almaktan asla kaçmayacaktır. Onlar için “ben” değil “biz” önemli olacaktır.
Öğretmenlerimizin sevgi ve şefkatiyle dokunacağı bireyler umudumuz olacaktır. Kin ve nefretle değil saygı ve hoşgörü ile yetiştirilen nesillerin olduğu; sadece akademik bilginin aktarıldığı değil sevmenin ve değer vermenin de öğretildiği yerler olmalı okullar.
Bir toplumun büyüklüğü teknolojik gelişmesi ve doğal zenginlikleri kadar bilinçli, erdemli, vatanına, milletine bağlı bireylerine de bağlıdır. O halde, ilkokuldan üniversiteye her kademede, “biz” olabilmiş bireylerin yüreklerini birleştirebilmek olmalı eğitimin amacı . Bunlar sadece bir öğretmenin emeği ile değil ailelerin de desteğiyle mümkün olacaktır. Bir ulusun kaderi böyle şekillenir.
Ortak geçmiş ve ortak gelecekle birbirine sıkı sıkı kenetlenmiş bireylerin yetiştirilmesi, hem ülke içindeki huzurun hem de gelişmenin temel anahtarı olacaktır. Bunu başarabilmek, kalpleri tertemiz olan çocuklarımızın kalbini kirletmeden yetiştirmeye bağlıdır. Küçüklüğünden itibaren sevgiyle,saygıyla,hoşgörüyle yetiştirilen çocukların gelecekte aynı özelliklerle hayatını kuracağı unutulmamalıdır. Bireysel çıkarların kölesi olmuş nesiller değil, millet olabilmeyi başarmış bir olabilmiş nesiller ayakta tutacaktır. Ülkeleri, pek tabi ülkemizi.
“Ne ekersen onu biçersin.” Eğitim üzerine söylenmese de belki de eğitimi özetleyen en güzel sözlerdendir. Toprağa ne ekerseniz onun hasadını yaparsınız. Çocuklarınızı da nasıl yetiştirirseniz gelecekte iyi ya da kötü onunla yüzleşirsiniz. Yetişmiş her çocuk ebeveyninin aynasıdır zira.